24 Ocak 2011 Pazartesi

Yerli Otomobilin Yol Haritası: Önce Patent!


Türkiye’nin yerli marka otomobil üretimine geçmesi gerektiğinin sinyallerini veren ve katıldığı TÜSİAD kurultayında Mustafa Koç gibi otomotiv sektörün önde gelen isimlerine gönderme yapan Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a otomotivin devlerinden maalesef destek gelmedi.Destek gelmesi de zaten beklenemez di. Çünkü otomotiv sektöründe faaliyet gösteren en büyük firmaların tamamı yabancı firmaların patentli ürünlerini Türkiye’de lisanslı olarak üretiyorlar ve onların yabancı ortaklarının yerli otomobile izin vermesini bekleyemeyiz. Bu şekilde beklersek de daha on yıllarca bekleyecek gibi gözüküyoruz. .bu durumun düzelmesi için Güney Kore’yi örnek alıp bir yerden başlamak gerekiyor. Bu işin başlangıcı da üretilecek yerli otomobilin tamamen yerli olabilmesi için otomobilde kullanılacak parçaların patent haklarının da yerli firmalar tarafından alınmış olması gerekiyor. Üretilecek yerli otomobilin parçaları yabancı firmaların patentli parçalarından yapılacaksa bu otomobile yerli otomobil diyemeyiz. Sadece patent hakları yabancı firmalara ait olan otomobili bu gün olduğu gibi ismi Türkçe olan bir marka olsa bile montajını yapmaktan öteye gidemeyiz.

Mustafa Koç’un ‘Dışarıdan görüldüğü kadar kolay bir iş değil’ diyerek ileri bir tarihe ötelediği düşüncenin patentle mümkün olabileceği kanaatindeyiz. Patent konusunda atılacak doğru adımlar yerli marka bir otomobil hayalini gerçeğe dönüştürebilir. Sayın Başbakan’ın yerli marka otomobil fikrini sonuna kadar destekliyoruz. Bu konuda atılması gereken ilk adım gerekli tüm teknik alt yapının patentini alabilmektir. Sadece ismi yerli olan bir markadan değil, tüm patent hakları ülkemize ait olan bir otomobilden söz etmeliyiz.

Sadece markanın tescillenmesi yetmez!

Yerli otomobil çalışmalarının yurtdışı patentli ürünlerin birleştirilmesi ile başarıya ulaşamayacağını kanaatindeyiz.Önemli olan üretim aşamasındaki tüm parçaların patent sahibi olunmasıdır. Türkiye’de yerli otomobil üretiminde genel olarak ‘marka’ mantığında önem veriliyor. Hâlbuki işin teknolojisi de bize ait olmalı ve kullanılan teknik altyapı Türk patent tescili güvencesi altına alınmalıdır. Türkiye’de son dönemde yerli otomobil üretimi ile ilgili önemli girişimler bulunmaktadır, şu anda motoru hariç tüm alt yapısı Türkiye’de üretilen otomobil girişimleri mevcut. Bu firmalar sadece otomobillerini değil, yerli üretimdeki tüm parçalarını da patentle korumalıdır. Gerçek bir yerli arabadan ancak o zaman söz edebiliriz.
 
Dünya liderleri patentle büyüyor!

Dünya genelinde otomotiv sektöründe alınan patent sayısı Türkiye’nin binlerce kat üzerindedir.Yabancı otomobil firmaları birkaç yıl içinde 100 bine yakın patent alırken Türkiye’deki en büyük firmaların bile aldığı patent sayısı 100’ü geçmiyor. Sektördeki lider ülkeler yaptıkları patent başvurularıyla otomotiv gelişimine ne kadar önem verdiklerini gösteriyorlar. Aynı stratejiyi biz de uygular ve otomotiv sanayi – üniversite iş birliği ile patent hareketine yönelirsek kısa sürede başarılı olabiliriz. Yabancı firmaların otomobilde kullanılan her parça için farklı versiyonlarda 100’lerce patent başvurusunda bulunduğunu da önemle belirtmek isterim.

2006-2010 yılları arasında bazı önemli otomobil firmalarının aldıkları patent sayılarını bir grafik ile şu şekilde gösterebiliriz. Grafikte de görüleceği üzere dünyanın en büyük otomobil firmaları son 5 yılda yüz binlerce patent almışlar ve her geçen yıl da binlerce patent almaya devam ediyorlar.

Türk girişimcilerinin otomotiv sektöründen uluslararası patentleri  araştırması ve kendine bir yol haritası belirlemesi gerektiğini kanaatindeyim.

Teknik alt yapı için üretici teşvik edilmeli!

TÜBİTAK gibi bir araştırma merkezi bile bir firma için sadece 20 patente destek vermekte. Bu otomotiv gibi geniş sektörler için yetersiz bir rakam. Otomotiv sektörü odak sektörlerden birisi gösterilip, bu sektörde alınan bütün patentler özel olarak desteklenirse , yerli otomobil hedefi daha kısa sürede gerçekleşir. Günümüzde önemli otomotiv firmaları yabancı lisanslı ürünlere bu yüzden yöneliyor. Girişimciler ürün geliştirmeye teşvik edilirse bizim de patent hakları yerli firmalara ait olan otomobilimiz üretecek teknik alt yapımız olur. Devlete de bu konuda çok iş düşüyor. ÜR-GE ve AR-GE ile ilgili adımlar atılmaya başlandığında yapılan bütün yatırımların kısa zamanda karşılığını bulacağı görülecektir.

Bütün patent hakları ülkemize ait yerli otomobil üretilmesi dileklerimizle.


Son söz;

Bir buluş yap ülken kazansın!
Bir buluş yap firman kazansın!
Bir buluş yap sen de kazan!

10 yıl sonra patentte Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün okuyuculara saygılar sunarım

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili

GÜNEY KORE PATENT SAYISINI NASIL ARTIRDI ?

1950’li yıllarda Kuzey Kore ile girdiği savaşta çok büyük ekonomik kayıplara uğrayan Güney Kore , savaştan sonraki yıllarda sürdürdüğü ekonomik kalkınmada çok büyük başarılar elde etmiş bir ülke olup, günümüzde dünyanın sayılı ekonomileri arasında gözükmektedir. Özellikle son 20 yılda otomotiv, elektronik ve telekonimikasyon sektörlerinde dünyanın bütün ülkelerinde satışları bulunan markalara sahip olmuşlardır.

Özellikle de Otomotiv sektöründe; Hyundai, Kia, Daewoo; Elektronik Sektöründe ; Samsung , LG gibi markalarla tüm dünyaya yapılan ihracatların tutarı onmilyarlaca doları geçmektedir. Bu firmalar yaptıkları inovasyon çalışmalarıyla dünya devleriyle yarışmaktadırlar. Geçen hafta açıklanan AB.D de en çok patent alan ilk 10 firmadan  ABD firması IBM’in 5896 adet patentle birinci geldiği sıralamada Güney Kore’li SAMSUNG firması 4551 adet patentle ikinci geldiği yine Güney Kore’li LG Elektronik firmasının 1490 adet patent alarak 9. sırada yer aldığı görülmektedir. Yani Güney Kore’den 2 firma ABD de ilk 10 arasına  girmeyi başarmıştır.

Bu listedeki bir başka dikkat çekilecek konu da ABD de en çok patent alan ilk 10 firmanın sadece 3 adedinin ABD firması olup, geri kalan 2 firmanın Güney Kore, 5 firmanın da Japonya firması olmasıdır.

2010 ABD Patent Liderleri Listesi


1IBM5,896
2Samsung4,551
3Microsoft3,094
4Canon2,552
5Panasonic2,482
6Toshiba2,246
7Sony2,150
8Intel1,653
9LG Electronics1,490
10HP1,480

(Kaynak:www.bilgicagi.com)

1985 yılında 2703 adet yerli patent başvurusu yapılan Güney Kore’de, 1991 yılında 13253 patent başvurusu yapılmış, sonra 1 yılda bu sayı 2’ye katlanmış, 1 yıl sonra ise bu sayı tekrar ikiye katlanmış ve nihayet 2008 yılında sadece yerli patentlerin sayısı  127.114 adete ulaşmıştır. Güney Kore’de 1947-2006 yılları arasında toplamda 1.111.818 adet yerli patent başvurusu yapılmıştır. ABD ise 1.000.000. patente 1911 yılında ulaşmıştır. Türkiye’de ise toplamda 1.000.000. patente, 2011 yılında başlatılan Türkiye Patent Hareketi ile önümüzdeki 10 yıl içinde ulaşılacağını öngörmekteyiz.








Güney Kore Bazı Yıllar Patent Sayısı
Yıl
Patent Sayısı
1985
2703
1991
13253
1994
28564
1995
59236
2000
72831
2003
90313
2004
105250
2008
127114



Peki Güney Kore 1985 yılında 2703 adet patent yaparken nasıl oldu bu sayı 10 yılda 1995 yılında 20 kat artarak 59236 adete ulaştı. Güney Kore’de yapılan uygulamalar, stratejiler nelerdi.

Güney Kore’de son 60 yılda neler yapıldı, hangi stratejiler uygulandı:

  1. Öncelikle eğitime çok önem verildi. Özellikle de Ar-ge  eğitimine çok önem verildi.
  2. Ar-ge sisteminin geliştirilmesi için çok çaba gösterildi.
  3. İleri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin üretimine ve ihracatına önem verildi ve özellikle teşvik edildi.
  4. Güney Kore önce imitasyon sürecini (1960-1970) arası yaşadı, 1980 li yıllarda Transformasyon sürecini ve 1990’dan süre inovasyon sürecine geçmiş oldu.
  5. Özel sektörün kendi ar-ge sistemini kurması özellikle teşvik edilmiştir.
  6. büyük şirketlerin ar-ge sistemini kurmaları desteklenmekle birlikte, ar-ge merkezleri ve teknoloji tabanlı küçük firmalar ve kobi’ler çok yoğun bir şekilde ar-ge çalışmaları teşvik edilmiştir.
  7. Tekstil gibi emek yoğun sanayilerden uzaklaşılarak önce hafif sanayi, sonra ağır sanayiye sonrada ileri teknolojilere geçiş yapılmıştır.
  8. Odak sektörler seçilerek , bu sektörlere yapılan yatırımlar desteklenmiştir.
  9. Ar-ge harcamaları özel sektörün menfaatleri gözetilerek, araştırmadan ziyade ürün geliştiremeye ve uygulamalı araştırmaya ayrılarak doğrudan katma değere dönüşecek ve para kazandıracak  ürünlerin geliştirilmesine harcanmıştır.
  10. Ar-ge sonucu geliştirilen ürünlerin ve tescillenen patentlerin ticarileştirilmesine çok önem verilerek, ar-ge harcamalarının geri dönüşümü ve tekrar ar-ge harcamalarına kaynak aktarılması sağlanarak , patent sahiplerinin motivasyonu artırılmıştır.
  11. Ar-ge politikaları , odak sektörler seçilerek  stratejik kararlar alınmış , otomotiv, bilim ve teknoloji ürünlerinde yeni ürün patlaması yaşanmış ve dolayısıyla bu ürünlerde bütün dünyaya katma değerli ürünler ihraç ederek ülkenin kalkınmasında büyük rol oynamışlardır.


Güney Kore’nin patent sayısını nasıl artırdığını anlatmaya devam edeceğiz.

Nasıl ki Güney Kore Patent sayısını son 20 yılda tam 55 kat artırdıysa, onlarınj uyguladığı stratejilerin ülkemize uyarlanarak ülkemizin patent sayılarının da yılda 50.000 adetleri hatta 100 bin adetleri geçerek en kısa zamanda toplamda 1.000.000 patent sayısını aşmamız en büyük hedefimiz olmalıdır.

Bu kapsamda Türkiye Patent Hareketi isimli , patent bilinci ve patentte hedef belirleme hareketine bütün sanayicilerimizi ve sivil toplum kuruluşlarımızın destek vermesini önemle rica ediyoruz. Bunun için tek yapmanız gereken http://www.turkiyepatenthareketi.com/ web sitesini ziyaret ederek patent hareketini desteklediğinizi belirten mesaj yazmanızı ve yine Türkiye’deki patent sayısının nasıl artırılabileceğiyle ilgili değerli görüşlerinizi göndermeniz halinde siz de ülkemizin patent sorununun çözümüne katkıda bulunmuş olacaksınız.

Son söz; 
Bir buluş yap ülken kazansın!
 Bir buluş yap firman kazansın!
 Bir buluş yap sen de kazan!
10 yıl sonra Patentte Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün     okuyuculara saygılar sunarım.
 Saygılarımla,
 Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili
http://www.adrespatent.com/
http://patentuniversitesi.blogspot.com/
http://twitter.com/#%21/ali_cavusoglu
ali.cavusoglu@adrespatent.comBu e-posta adresini spambotlara karşı korumak için JavaScript desteğini açmalısınız
Tel : 0212 347 89 89

(Not: Bu makalenin yazımında Türkiye Teknoloji  Geliştirme Vakfı’nın ; Türkiye Ulusal Teknoloji ve Yenileşim Kapasitesinin Geliştirilmesi İçin Modeller- isimli eserden faydalanılmıştır. http://www.ttgv.org.tr/content/docs/final-report_turkey-ksp_web.pdf )

PATENTE DAYALI EKONOMİK KALKINMA STRATEJİSİ


Ulusal Fikri Mülkiyet Stratejisi; patent, faydalı model ve tasarım  gibi sınai mülkiyet haklarını en üst düzeyde korumak ve teşvik etmekle başlar. Bu hakların korunması ve teşvik edilmesi  ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarından birisidir.

Patent sistemi, fikri mülkiyet sisteminin önemli  parçasıdır.
21.Yüzyılda bilgi ekonomisinin  hızla geliştiği bir dönemde, yenilikleri korumak, patent sistemini teşvik etmek, patentli teknojilerle rekabet etmek, ekonomik ve sosyal gelişmelerin  giderek önem kazandığını göstermektedir. İnternet kullanımının hızla yaygınlaştığı günümüzde , patent artık teknolojik bir istihbarat aracı olarak kullanılmaktadır. Patentin bir rekabet silahı olarak kullanıldığı gerçeği artık herkes tarafından kabul görmektedir.

Kamu kurumlarının ,sanayicilerin ve ticari işletmelerin, teknokentlerin ,  üniversitelerin patentin avantajlarından daha fazla  yararlanmasının temini  için stratejiler geliştirmemiz gerekmektedir.

En öncelikli yapılması gereken patent konusunun ülke gündemine alınmasıdır. Türkiye genelinde  başta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk Patent Enstitüsü olmak üzere tüm , patent vekilleri, üniversite, teknokent, organize  sanayi siteleri, sanayici ve işadamı dernekleri ve yazılı ve görsel ve internet medyasının da katılımıyla patentin önemine dikkat çekilmeli ve Türkiye Patent Hareketi başlamalıdır.

Organize sanayi siteleri patentin önemine dikkat çeken afişlerle donatılmalıdır. Türk Patent Enstitüsü bilinçlendirme çalışmalarında medyayı gerek doğrudan tanıtıcı reklamlarla gerekse , spot reklamlarla patentin önemine dikkat çekmeli ve bunları gece geç saatlerde değil de en çok izlenen saatlerde yapmalıdır.

Patent vekillerinin reklam ve tanıtım faaliyetleri hükümetçe desteklenmelidir. Patent vekillerinin yapmış olduğu işlemlerde alınan KDV düşürülmelidir.  Patent vekili firmalarda çalışan mühendisler ve teknik personeli de ar-ge personeli kapsamında değerlendirilmeli ve ar-ge destekleri kapsamına alınmalıdır.




Üniversitelerin teknik bölümlerinde patent zorunlu ders olarak okutulmalı, teknik bölümlerden mezun olan mühendisler patent araştırma  ve patent dosyası inceleme yöntemlerini bilerek mezun olmalı, hatta bitirme tezlerini en azından faydalı modele konu bir ürünle yapmaları sağlanmalıdır.

Patent tescil işlemlerine Tubitak tarafından sağlanan teşviklerin kapsamı genişletilmeli ve bu konudaki prosedürler azaltılmalı hatta patent başvurusu yapıldığı anda ödenmelidir.

Hatta Çin’de yapıldığı  gibi patent ve faydalı model başvurusu yapanlar devlet tarafından para verilerek ödüllendirilmelidir. Bu uygulama en az 5 yıl devam etmelidir. 5 yıl sonunda görülecektir ki patent ve faydalı model sayısında gözle görülür artışlar meydana gelecektir. Patent sayısındaki artış da sonuçta istihdam da artışa yol açacaktır. Patent sayısındaki artış aynı zamanda katma değerli ürünlerin sayısında da artışı tetikleyecektir. Patent sayısı arttıkça ülkemizin  ihracatı da artacaktır. Bütün bunlar aynı zamanda yatırımların da armasına vesile olacaktır. Dolayısıyla devletimizin aldığı vergi miktarı da artacak ve ülkemiz daha da zenginleşecektir.

Bütün bunların olması için sanayimizin patent konusunda çok agresif davranması gerekmektedir. Yıllık patent hedefi belirleyip, patenti bir rekabet unsuru olarak kullanmaları gerekmektedir.
Sanayicilerimiz patent konusunu ajandalarının en önemli maddeleri arasına almalı ve firmalarında patent kültürü oluşturmalıdır. Yabancı ülkelerdeki patentleri inceleyerek , yeni teknoloji trendlerini takip etmelidir.

Son söz;
Bir buluş yap ülken kazansın!
Bir buluş yap firman kazansın!
Bir buluş yap sen de kazan!

10 yıl sonra patentte Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün okuyuculara saygılar sunarım.


Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili






Amerika –Çin Patent Savaşları Başlıyor !

Ülkeler arasında her geçen yıl daha da büyüyen dünya ekonomisini yönetme, yön verme çabası  , artık sadece en büyük sermayeyi elinde bulunduranın daha çok kazanacağı devri geride bırakıyor. Ekonomik büyüme için sermaye çok önemli ancak sermayenin 2008 ‘de olduğu bir gün gelecek bir krizle yok olabileceğini düşünen sanayiciler ekonomik geleceklerini korumak için patente saldırıyorlar.
Son yıllarda patent sayısını en çok artıran ülkelerden birisi de Çin.  Ancak Çin’in  Patent Stratejisinin inovasyonla bir ilgisinin olmadığını,  Sadece Yabancı Firmalara Karşı Bir Ekonomik Silah olarak kullanmak için patent aldıkları iddia ediliyor.
NewYork Times’ın yayınladığı bir makaleye göre, Çin’in bilindiği gibi sadece kopyalamayla büyümediğini, Çin’in nasıl bir inovasyon güç merkezi haline geldiğine işaret ediliyor. Tabi ki, makalenin asıl odak noktası Çin’in ne kadar çok  daha fazla patent almaya çalışması ile ilgilidir. Aslında, bu konu geçtiğimiz Aralık ayında farkedilmiştir. Çin’in nasıl bir inovasyon politikası izlediğine işaret edilmiştir. Amaçlarının inovasyonun artırılmasından daha da önemli olan daha çok patent almanın önemi vurgulanmıştır.  Amerika’lılar Çin’in asıl amacının inovasyon yapmak olmadığını patent sayısını artırarak dünya genelinde imajını güçlendirmek istediğini belirtmektedirler.
Öyleyse, Amerika’nın Çin’in üzerindeki bugüne kadarki baskılarını sürdürmesine teşekkür mü etmek gereklidir?  Çin, patentin inovasyona eşit olduğunu düşünen bir toplum mudur? Geçen ay, Amerika ve Çin arasındaki ticaret antlaşmaları için diplomatik görüşmelerden hemen önce, Amerikalı diplomatlar, Çin’in Amerikan fikri haklarını tam olarak koruyamadıklarını belirtmişlerdir ve buna cevap olarak Çinli diplomatlar, şimdi gerçekten fikri haklar konusunda daha ciddi olduklarını ve bunun tehlikeli durum olmasının durdurmaları gerektiğini alaycı bir tavırla belirtmişlerdir.

Çin son zamanlarda fikri haklar konusunda çok daha fazla agresif ve ciddi olmaya başladığı görünmektedir. Öyleki çin’de alınan patent sayılar her geçen yıl yüz binlerce adet artarak devam etmekte, birkaç yıl için de de bir yılda alınan patent sayısının milyon adetlerle ifade edileceği görülmektedir. Fakat yabancı firmalar için patent ve telif hakları kanunları Çin’de çok daha fazla zorlaşmaktadır, özellikle de Amerikan firmaları bundan çok etkilenmektedir. NY Times makalesinin ayrıntıları okundukça, Çin’in buna benzer çok daha fazla yaptırımlar planladıkları görünmektedir.
Çinin Stratejisi yukarıda da belirtildiği gibi inovasyon yapmak değildir. Amaç her konuda binlerce patent alarak diğer ülkelerin önüne geçmek ve  inovasyon yapmasını engellemektir. 2008’de  Dünya’da en çok uluslararası patent başvurusunu Çinli bir firma olan Huawei yapmıştır. Çin  Ulusal Patent Kalkınma Stratejisi (2011 – 2020) planında 2015 yılına kadar her yıl 2.000.000 adet yerli patent yapmayı hedefliyor.
Çin, dünyada liderliği elde edebilmek için, inovasyonun kendi geleceği olduğunu bilmektedir. İnovasyon yapmanın yolunun ise patent sayısını artırmakda ve ar-ge harcamalarını artırarak yenilik yapma kabiliyetini yükseltmekte geçtiğinin farkına varmışlardır. Yüksek standartlarda yaşamak ve uzun süreli büyüme için USPTO  (Amerika Patent Ofisi) direktörü Mr. Kappos şu şekilde açıklamada bulunmuştur : “Inovasyonu elinde tutabilmek için her şeyi yapıyorlar ve Çin’in patent stratejisi geniş kapsamlı planın bir parçası.”
İnovasyon uzmanları ise Çin’in kesinlikle inovasyonun öncüsü olmadığını,sadece yabancı firmalara karşı kullanmak için patenti bir silah olarak kullanmak istediklerini bu nedenle de patent sayısını hızla artırmaya devam ettirdiklerini belirtiyorlar.
Amerika, Çin’in nasıl patentlerin, inovasyonu açığa vurmak için silah olarak kullanacağını çok iyi bilmektedir. Çin’in son stratejisinin ekonomik silah olarak patentleri kullandığı açıkça görülmektedir. Amaç evde inovasyonu geliştirmek değildir. Çin, istediği zamanlarda ve yerel ekonomiye yararlı düşündüğü anlarda, istediği gibi patentleri kopyalamaya ve patentleri reddetmeye devam edecektir. Yabancı firmaların dünyada tekelciliğini engelleyebilmek için, patentleri büyük kaynak olarak kullanmaya devam edecektir. Amerika’da durumun bu şekilde kötüye gittiğini görmek çok da zor değildir. Amerika’ daki firmalar da bu stratejide ilerlenmesi yönünde baskı uygulamaktadır.
Görülen o ki önümüzdeki yıllarda ülkeler arası patent savaşları artarak devam edecektir, Bu patent savaşlarının ülkemizin de en kısa zamanda dahil olarak dünyanın en çok patent alan ilk 10 ülkesi arasında yerini alması en büyük dileğimizdir.

Saygılarımla,

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili

1 Ocak 2011 Cumartesi

Teknolojik Yenilikte Bir Türkiye Rüyası; 10 Yılda 1.000.000 Patent!- (2)


Teknolojik Yenilikte Bir Türkiye Rüyası; 10 Yılda 1.000.000 Patent!- (2)

Aralık ayında “Teknolojik yenilikte bir Türkiye rüyası: 1 milyon patent” başlığıyla yazmış olduğum yazım onlarca web sitesinde ve bir çok dergide yayınlandı ve yüz binlerce kişi tarafından okundu ve yazıyı okuyan kişiler arkadaşlarının da bu yazıyı okuması için paylaştılar.


Bu yazımda patent sayısında Amerika’dan 158 yıl, Güney Kore’den de 80 yıl geride kaldığımızı ancak ülkemizde bulunan potansiyel dolayısıyla bu rakamları hak etmediğimizi belirtmiş ve önümüzdeki 10 yıl için 1.000.000 adet patente ulaşabilecek bir kapasiteye sahip olduğumuzu uzun uzun anlatmıştım.

10 yılda 1.000.000 patent hedefi için ; fabrika düzeyindeki sanayicilerimiz, fabrika düzeyine ulaşmamış ancak teknik konularda üretim yapan küçük sanayicilerimiz, teknokent ve teknoparklar ve üniversitelerimizin mutlaka yıllık patent-faydalı model hedefi belirlemeleri gerektiğini ve bu hedefe ulaşmak için  patent odaklı ar-ge yapmaları gerektiğini, yenilikleri ödüllendirici bir strateji izlemeleri gerektiğini belirtmiştim.

Peki 1.000.000 patent hedefine  ulaşmak için , yıllık patent hedefi koyan firmaların, patent hedeflerine ulaşabilmeleri için ne tür çalışmalar yapması gerekmektedir ? 10 yılda 1.000.000  patent hedefine ulaşabilmemiz için başka ne tür çalışmalar yapılması gerekmektedir ? Burada devlete düşen görevler nelerdir ?

Öncelikle büyük sanayicilerimizin  yılda en az 15 adet  patent-faydalı model hedeflemeleri gerektiğini belirtmiştim. Sanayicilerimiz bu 15 adetlik patent hedefini yazılı hale getirerek, bütçe hedefleri gibi ve kalite politikalarını çerçeveletip astıkları gibi bu patent hedefini de çerçeveletip , yönetim binalarına, fabrikalarına , özellikle de ar-ge birimlerine asmaları gerekmektedir. Bu şekilde en üst yönetim den alt kademe çalışanlara kadar şirket için patent kelimesi beyinlere yerleşmiş olacaktır.

Daha Sonra üst yönetimden ve ar-ge personelinden başlayarak  bütün personel patent ve faydalı modelin önemi ve şirket içindeki yeni fikir üretmenin kendilerine,firmalarına ülkeye yapacağı katma değerle ilgili eğitimlere düzenlenerek, tüm şirket genelinde patent bilinci oluşturulmalıdır.

Her şirketin mali müşavire veya yeminli mali müşavire veya hukuk müşavirine ihtiyacı varsa patent müşavirine de ihtiyacı vardır. Yıllık patent hedefi belirleyen her şirket mutlaka  uzman bir patent vekiliyle sürekli olarak çalışmalıdır.


Daha sonra özellikle ar-ge personeli ve yine ar-ge bölümünde çalışmasa da mühendislik ve diğer teknik eğitim almış personele Türkiye ve diğer ülkelerde yapılan patentlere nasıl ulaşılabileceği yani patent araştırmalarının nasıl yapılacağı, patent dosyalarının nasıl inceleneceği, daha önce alınmış patentlerden nasıl yararlanılacağı gibi konularda özel eğitime tabi tutulmalıdır. Sonraki aşamada ise ar-ge personelinin tümü , sistematik yenilik yapma yöntemlerinin en ideli olan TRİZ yöntemiyle ilgili eğitim almalıdır.


 Her ar-ge personelinin yıllık patent hedefi olmalıdır. Yine şirket içerisinde beyaz yakalı-mavi yakalı ayrımı yapmadan tüm personelin fikirlerini sunabileceği bir öneri sistemi olmalı, bu öneriler çok titizlikle incelenerek, verimliliği artıran, enerji kaybını azaltan, üretim sürecini kısaltan , ürünlerin çeşitli problemlerini çözen vs. ürün geliştirmeye yönelik  veya yeni bir ürün üretilmesini öneren  öneriler mutlaka ödüllendirilmeli, bunlar içinde patent konusunu oluşturan öneriler varsa özellikle, buluş yapmayı  özendirecek şekilde maddi ve manevi ödüllerle teşvik edilmelidir. Her türlü geliştirme küçümsenmeden incelenmeli, çok küçük geliştirmelerin bile patent veya faydalı model olabileceğini ve rekabet unsuru olarak kullanılabileceği dikkate alınmalıdır.


Yıllık patent hedefini koymuş olan sanayicilerimizin yapması gereken en önemli çalışmalardan birisi de sektörlerinde daha önce alınmış yerli ve yabancı patent ve faydalı modelleri inceleyerek rakip analizi yapmalarıdır. Yurt dışında başarılı olmuş firmaların patent stratejilerini inceleyerek onlardan kendilerine uyan stratejileri firmalarında uygulayabilirler. Örneğin Dünya’nın en çok patent alan şirketlerinin başında gelen HITACHI firmasıyla ilgili bir stratejiyi hatırlatmakta fayda görüyorum; 1981 yılında HITACHİ diğer ülkelerin de üretim yapabilmek için kullanmak zorunda kalacakları, stratejik patent sayısını ikiye katlamayı hedefleyen bir kampanya başlattı. Patent şirketin  kendi bünyesinde kullanılabiliyorsa değerlidir; ancak bir patentin esas değeri, diğer şirketlerin aynı teknolojiyi üretmek için o patenti kullanmaktan başka çaresi kalmamalarında gizlidir. Bu nedenle HİTACHI patentlerini altın, gümüş ve bronz olmaz üzere 3 kategoriye ayırdı: Altın sınıfında, diğer şirketlerin kullanmak zorunda oldukları dünya çapındaki başlıca teknolojinin üretilmesinde kullanılan patentler bulunuyordu. Bu bağlamda, HITACHI dünyada stratejik patentin önemini ilk fark eden şirketler arasında gelmektedir. 1985 yılında, şirket stratejik patent sayısını ikiye katlayan 2. kampanyasını, 1990 yılında ise aynı amaçlı 3. kampanyasını gerçekleştirdi. “ÖNCE PATENT” sloganı altında çalışan HİTACHI şirketi, halen patent üzerine üstün bir gayretle çalışmakta ve patenti gelişmişliğe doğru giden bir anahtar olarak görmektedir.

Yine ülkemizde en çok patent alan firmaların örneğin ARÇELİK, VESTEL gibi firmaların stratejileri incelenmeli ve onların patent sayılarını artırmalarında kullandıkları önerileri dikkate alınmalıdır.


Ülkemizde patent sayısının artırmak için yapılması gereken en önemli çalışmalardan birisi de mevzuat değişikliğidir. Ülkemizde halen bir patent kanunu mevcut değildir, 1995 yılında çıkartılan 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çok acele bir şekilde yeni şartlara uyularak patent kanunu çıkartılmalıdır. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki son 2 yıllık uygulamada sanki ülkemizde patent taklitçiliğinin yaygınlaşmasının istenmekte olduğu izlenimi doğmaktadır.Çünkü patentle ilgili ceza maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin üzerinde yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen gerekli düzenleme yapılmadığından , patent taklitçileri hakkında ceza davası açılamamaktadır, sadece hukuk davası açılabilmektedir. Açılan maddi ve manevi tazminat davalarının bazılarında ise taklitçilerden gerekli tazminatlar alınamamaktadır. Yapılacak yeni kanuni düzenlemelerde; hem cezai yönden hem de maddi ve manevi tazminatlar yönünden yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır. Patenti veya faydalı modeli taklit edilen şahıs veya firmalar taklit dolayısıyla uğradıkları zararı daha kolay bir şekilde tazmin edebilmelidir. Örneğin marka cezalarında taklit eden kişiye 2.000.000 TL ye varan para cezaları verilebileceği belirtilmektedir, ancak tazminat davalarındaki ispat zorlukları nedeniyle cezadaki kadar tazminatların alınabilmesi çok zor gözükmektedir. Burada verilen ceza devlete ödenecek bir cezadır, halbuki zarar gören marka sahibidir(veya yeni düzenlemelerde patent sahibi olacaktır), burada ceza davasında verilecek maddi cezaların en az %50’si marka-patent-tasarım sahibine verilecek şekilde bir düzenleme yapılmalıdır.

Ayrıca tazminat davalarında her taklit olayı başına ödenecek en az tutarlar belirli olmalı, üst sınırları tabi ki edinilen fayda veya uğranılan zararın ispatına bağlı olabilir, ancak; alt tazminat sınırı olmazsa ispat yükünün zor olduğu veya özellikle de taklitçinin  kayıt dışı çalıştığı durumlarda , yaptığı taklit yanına kar kalabilmektedir. Bu nedenle tazminat davalarında patent sahibine  mutlaka bir bedel ödenmelidir.

Patent hukukunda yaptırımlar ne kadar ağır olursa, tescillemiş olduğu patentin taklidi durumunda çok olumlu sonuçlar alan ve taklitçilere uygulanan yaptırımlar nedeniyle zararını tazmin eden bir patent sahibi daha çok patent yapmaya başlayacaktır ve dolayısıyla patentten kazanç sağlayan firma ve şahısların sayısı arttıkça yerli patent sayısında patlama yaşanacaktır. Aynı zamanda yabancı firmalar da ülkemizde patent tesciline daha olumlu bakacaklardır.

Ülkemizde patent sayısının artırılması için yapılacak çalışmalarla ilgili  yazılarım devam edecektir.

Son söz;
Bir buluş yap ülken kazansın!
Bir buluş yap firman kazansın!
Bir buluş yap sen de kazan!

10 yıl sonra patentte Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün okuyuculara saygılar sunarım

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili