1 Ocak 2011 Cumartesi

Teknolojik Yenilikte Bir Türkiye Rüyası; 10 Yılda 1.000.000 Patent!- (2)


Teknolojik Yenilikte Bir Türkiye Rüyası; 10 Yılda 1.000.000 Patent!- (2)

Aralık ayında “Teknolojik yenilikte bir Türkiye rüyası: 1 milyon patent” başlığıyla yazmış olduğum yazım onlarca web sitesinde ve bir çok dergide yayınlandı ve yüz binlerce kişi tarafından okundu ve yazıyı okuyan kişiler arkadaşlarının da bu yazıyı okuması için paylaştılar.


Bu yazımda patent sayısında Amerika’dan 158 yıl, Güney Kore’den de 80 yıl geride kaldığımızı ancak ülkemizde bulunan potansiyel dolayısıyla bu rakamları hak etmediğimizi belirtmiş ve önümüzdeki 10 yıl için 1.000.000 adet patente ulaşabilecek bir kapasiteye sahip olduğumuzu uzun uzun anlatmıştım.

10 yılda 1.000.000 patent hedefi için ; fabrika düzeyindeki sanayicilerimiz, fabrika düzeyine ulaşmamış ancak teknik konularda üretim yapan küçük sanayicilerimiz, teknokent ve teknoparklar ve üniversitelerimizin mutlaka yıllık patent-faydalı model hedefi belirlemeleri gerektiğini ve bu hedefe ulaşmak için  patent odaklı ar-ge yapmaları gerektiğini, yenilikleri ödüllendirici bir strateji izlemeleri gerektiğini belirtmiştim.

Peki 1.000.000 patent hedefine  ulaşmak için , yıllık patent hedefi koyan firmaların, patent hedeflerine ulaşabilmeleri için ne tür çalışmalar yapması gerekmektedir ? 10 yılda 1.000.000  patent hedefine ulaşabilmemiz için başka ne tür çalışmalar yapılması gerekmektedir ? Burada devlete düşen görevler nelerdir ?

Öncelikle büyük sanayicilerimizin  yılda en az 15 adet  patent-faydalı model hedeflemeleri gerektiğini belirtmiştim. Sanayicilerimiz bu 15 adetlik patent hedefini yazılı hale getirerek, bütçe hedefleri gibi ve kalite politikalarını çerçeveletip astıkları gibi bu patent hedefini de çerçeveletip , yönetim binalarına, fabrikalarına , özellikle de ar-ge birimlerine asmaları gerekmektedir. Bu şekilde en üst yönetim den alt kademe çalışanlara kadar şirket için patent kelimesi beyinlere yerleşmiş olacaktır.

Daha Sonra üst yönetimden ve ar-ge personelinden başlayarak  bütün personel patent ve faydalı modelin önemi ve şirket içindeki yeni fikir üretmenin kendilerine,firmalarına ülkeye yapacağı katma değerle ilgili eğitimlere düzenlenerek, tüm şirket genelinde patent bilinci oluşturulmalıdır.

Her şirketin mali müşavire veya yeminli mali müşavire veya hukuk müşavirine ihtiyacı varsa patent müşavirine de ihtiyacı vardır. Yıllık patent hedefi belirleyen her şirket mutlaka  uzman bir patent vekiliyle sürekli olarak çalışmalıdır.


Daha sonra özellikle ar-ge personeli ve yine ar-ge bölümünde çalışmasa da mühendislik ve diğer teknik eğitim almış personele Türkiye ve diğer ülkelerde yapılan patentlere nasıl ulaşılabileceği yani patent araştırmalarının nasıl yapılacağı, patent dosyalarının nasıl inceleneceği, daha önce alınmış patentlerden nasıl yararlanılacağı gibi konularda özel eğitime tabi tutulmalıdır. Sonraki aşamada ise ar-ge personelinin tümü , sistematik yenilik yapma yöntemlerinin en ideli olan TRİZ yöntemiyle ilgili eğitim almalıdır.


 Her ar-ge personelinin yıllık patent hedefi olmalıdır. Yine şirket içerisinde beyaz yakalı-mavi yakalı ayrımı yapmadan tüm personelin fikirlerini sunabileceği bir öneri sistemi olmalı, bu öneriler çok titizlikle incelenerek, verimliliği artıran, enerji kaybını azaltan, üretim sürecini kısaltan , ürünlerin çeşitli problemlerini çözen vs. ürün geliştirmeye yönelik  veya yeni bir ürün üretilmesini öneren  öneriler mutlaka ödüllendirilmeli, bunlar içinde patent konusunu oluşturan öneriler varsa özellikle, buluş yapmayı  özendirecek şekilde maddi ve manevi ödüllerle teşvik edilmelidir. Her türlü geliştirme küçümsenmeden incelenmeli, çok küçük geliştirmelerin bile patent veya faydalı model olabileceğini ve rekabet unsuru olarak kullanılabileceği dikkate alınmalıdır.


Yıllık patent hedefini koymuş olan sanayicilerimizin yapması gereken en önemli çalışmalardan birisi de sektörlerinde daha önce alınmış yerli ve yabancı patent ve faydalı modelleri inceleyerek rakip analizi yapmalarıdır. Yurt dışında başarılı olmuş firmaların patent stratejilerini inceleyerek onlardan kendilerine uyan stratejileri firmalarında uygulayabilirler. Örneğin Dünya’nın en çok patent alan şirketlerinin başında gelen HITACHI firmasıyla ilgili bir stratejiyi hatırlatmakta fayda görüyorum; 1981 yılında HITACHİ diğer ülkelerin de üretim yapabilmek için kullanmak zorunda kalacakları, stratejik patent sayısını ikiye katlamayı hedefleyen bir kampanya başlattı. Patent şirketin  kendi bünyesinde kullanılabiliyorsa değerlidir; ancak bir patentin esas değeri, diğer şirketlerin aynı teknolojiyi üretmek için o patenti kullanmaktan başka çaresi kalmamalarında gizlidir. Bu nedenle HİTACHI patentlerini altın, gümüş ve bronz olmaz üzere 3 kategoriye ayırdı: Altın sınıfında, diğer şirketlerin kullanmak zorunda oldukları dünya çapındaki başlıca teknolojinin üretilmesinde kullanılan patentler bulunuyordu. Bu bağlamda, HITACHI dünyada stratejik patentin önemini ilk fark eden şirketler arasında gelmektedir. 1985 yılında, şirket stratejik patent sayısını ikiye katlayan 2. kampanyasını, 1990 yılında ise aynı amaçlı 3. kampanyasını gerçekleştirdi. “ÖNCE PATENT” sloganı altında çalışan HİTACHI şirketi, halen patent üzerine üstün bir gayretle çalışmakta ve patenti gelişmişliğe doğru giden bir anahtar olarak görmektedir.

Yine ülkemizde en çok patent alan firmaların örneğin ARÇELİK, VESTEL gibi firmaların stratejileri incelenmeli ve onların patent sayılarını artırmalarında kullandıkları önerileri dikkate alınmalıdır.


Ülkemizde patent sayısının artırmak için yapılması gereken en önemli çalışmalardan birisi de mevzuat değişikliğidir. Ülkemizde halen bir patent kanunu mevcut değildir, 1995 yılında çıkartılan 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çok acele bir şekilde yeni şartlara uyularak patent kanunu çıkartılmalıdır. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki son 2 yıllık uygulamada sanki ülkemizde patent taklitçiliğinin yaygınlaşmasının istenmekte olduğu izlenimi doğmaktadır.Çünkü patentle ilgili ceza maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin üzerinde yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen gerekli düzenleme yapılmadığından , patent taklitçileri hakkında ceza davası açılamamaktadır, sadece hukuk davası açılabilmektedir. Açılan maddi ve manevi tazminat davalarının bazılarında ise taklitçilerden gerekli tazminatlar alınamamaktadır. Yapılacak yeni kanuni düzenlemelerde; hem cezai yönden hem de maddi ve manevi tazminatlar yönünden yaptırımlar ağırlaştırılmalıdır. Patenti veya faydalı modeli taklit edilen şahıs veya firmalar taklit dolayısıyla uğradıkları zararı daha kolay bir şekilde tazmin edebilmelidir. Örneğin marka cezalarında taklit eden kişiye 2.000.000 TL ye varan para cezaları verilebileceği belirtilmektedir, ancak tazminat davalarındaki ispat zorlukları nedeniyle cezadaki kadar tazminatların alınabilmesi çok zor gözükmektedir. Burada verilen ceza devlete ödenecek bir cezadır, halbuki zarar gören marka sahibidir(veya yeni düzenlemelerde patent sahibi olacaktır), burada ceza davasında verilecek maddi cezaların en az %50’si marka-patent-tasarım sahibine verilecek şekilde bir düzenleme yapılmalıdır.

Ayrıca tazminat davalarında her taklit olayı başına ödenecek en az tutarlar belirli olmalı, üst sınırları tabi ki edinilen fayda veya uğranılan zararın ispatına bağlı olabilir, ancak; alt tazminat sınırı olmazsa ispat yükünün zor olduğu veya özellikle de taklitçinin  kayıt dışı çalıştığı durumlarda , yaptığı taklit yanına kar kalabilmektedir. Bu nedenle tazminat davalarında patent sahibine  mutlaka bir bedel ödenmelidir.

Patent hukukunda yaptırımlar ne kadar ağır olursa, tescillemiş olduğu patentin taklidi durumunda çok olumlu sonuçlar alan ve taklitçilere uygulanan yaptırımlar nedeniyle zararını tazmin eden bir patent sahibi daha çok patent yapmaya başlayacaktır ve dolayısıyla patentten kazanç sağlayan firma ve şahısların sayısı arttıkça yerli patent sayısında patlama yaşanacaktır. Aynı zamanda yabancı firmalar da ülkemizde patent tesciline daha olumlu bakacaklardır.

Ülkemizde patent sayısının artırılması için yapılacak çalışmalarla ilgili  yazılarım devam edecektir.

Son söz;
Bir buluş yap ülken kazansın!
Bir buluş yap firman kazansın!
Bir buluş yap sen de kazan!

10 yıl sonra patentte Dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmiş bir Türkiye dileklerimle, bütün okuyuculara saygılar sunarım

Av. Ali ÇAVUŞOĞLU
Marka ve Patent Vekili





















0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa